5
Yeşua kalabalıkları görünce dağa çıktı. Oturunca öğrencileri yanına geldi. Onlara şöyle öğretmeye başladı:
“Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Çünkü Cennetin Krallığı onlarındır. Ne mutlu yas tutanlara, Çünkü onlar teselli edilecekler. Ne mutlu yumuşak huylulara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar.
Ne mutlu doğruluk için acıkıp susayanlara!
Çünkü onlar doyurulacaklar.
Ne mutlu merhametli olanlara!
Çünkü onlar merhamete kavuşacaklar.
Ne mutlu yüreği temiz olanlara! Çünkü onlar Tanrı’yı görecekler.
Ne mutlu barış yapıcılarına!
Çünkü onlara Tanrı’nın çocukları denilecek.
10  Ne mutlu doğruluk uğruna zulme uğrayanlara, Çünkü Cennetin Krallığı onlarındır.
11  Benim uğruma insanlar size sövüp zulmettiğinde, yalan yere size karşı her türlü kötü sözü söylediklerinde ne mutlu size. 12  Sevinin, artan ölçüde sevinç duyun! Çünkü gökteki ödülünüz büyüktür. Sizden önceki peygamberlere de böyle zulmettiler.
13  Yeryüzünün tuzu sizsiniz. Ama tuz tadını yitirirse, nasıl ona yeniden tuz tadı verilebilir? Artık dışarı atılıp insanların ayakları altında çiğnenmekten başka hiçbir işe yaramaz.
14  Dünyanın ışığı sizsiniz. Tepede bulunan kent gizlenemez. 15  Kandili yakıp tahıl ölçeğinin altına kim koyar? Tersine, kandilliğe koyulur ve böylece evde bulunan herkese ışık verir. 16  Işığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi görüp gökteki Babanız’ı yüceltsinler.
17  Yasa’yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. 18  Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan küçücük bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacaktır. 19  Bu nedenle, kim bu en küçük buyruklardan birini çiğner ve başkalarına bunu yapmayı öğretirse, Göğün Krallığı'nda en küçük olarak anılacak ama bu buyrukları kim yerine getirir ve başkalarına öğretirse, Göğün Krallığı'nda büyük olarak anılacak. 20  Size şunu söyleyeyim: Doğruluğunuz yazıcılarınkinden ve Ferisiler’inkinden üstün olmadıkça, Cennetin Krallığı'na giremezsiniz!
21  Atalarımıza, ‘Öldürmeyeceksin, adam öldüren yargılanacak’ dendiğini duydunuz. 22  Ama ben size diyorum ki, kardeşine nedensiz yere öfkelenen herkes yargılanacaktır. Kim kardeşine boş kafa derse, Yüksek Kurul’da yargılanacaktır. Kim kardeşine ahmak derse cehennem ateşiyle karşı karşıya kalacaktır.
23  Bu nedenle sunakta adak sunarken kardeşinin sana karşı bir şikayeti olduğunu anımsarsan, 24  adağını orada sunağın önünde bırak, git önce kardeşinle barış, sonra gel adağını sun. 25  Senden davacı olanla daha yoldayken hemen anlaş. Diğer türlü o kişi seni yargıca, yargıç da gardiyana teslim edebilir; en sonunda da zindana atılabilirsin. 26  Sana doğrusunu söyleyeyim, borcunun tamamını ödemeden oradan asla çıkamazsın.
27  ‘Zina etmeyeceksin’ dendiğini duydunuz. 28  Ama ben size diyorum ki, bir kadına şehvetle bakan her adam, onunla zaten kalbinde zina etmiş olur. 29  Sağ gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkarıp at. Çünkü bedenin bir üyesinin yok olması, bütün bedenin cehenneme atılmasından iyidir. 30  Sağ elin günah işlemene neden olursa, onu kesip at. Çünkü bütün bedeninin cehenneme atılmasındansa, bir üyenin yok olması daha iyidir.
31  Ayrıca, ‘Kim karısını boşarsa, ona boşanma belgesi versin’ denilmiştir.
32  Ama ben size diyorum ki, karısını fuhuş dışında bir nedenle boşayan, onu zinaya sürüklemiş olur. Boşanmış kadınla evlenen de zina etmiş demektir.
33  Yine atalarımıza, ‘Yalan yere yemin etmeyeceksin, ama Efendi’nin önünde içtiğin yeminleri yerine getireceksin’ dendiğini duydunuz. 34-35  Ama ben size diyorum ki, hiç yemin etmeyin: Ne gök üzerine, çünkü orası Tanrı’nın tahtıdır; ne de yer üzerine, çünkü orası Tanrı’nın ayaklarının taburesidir; ne de Yeruşalem üzerine, çünkü orası Büyük Kral’ın kentidir. 36  Başınızın üzerine de yemin etmeyeceksin, çünkü saçınızın tek telini ak veya kara edemezsiniz. 37  ‘Evet’iniz ‘evet’ ve ‘hayır’ınız ‘hayır’ olsun. Ötesi Şeytan’dandır.
38  ‘Göze göz, dişe diş’ dendiğini duydunuz. 39  Ama ben size diyorum ki, kötü olana karşı koymayın. Sağ yanağınıza vurana, ötekini de çevirin. 40  Biri gömleğinizi almak için size karşı dava açarsa, ceketinizi de verin. 41  Sizi bin adım yol yürümeye zorlayanla siz iki bin adım yürüyün. 42  Sizden dileyenlere verin, ödünç isteyeni geri çevirmeyin.
43  ‘Komşunu seveceksin ve düşmanından nefret edeceksin’ dendiğini duydunuz. 44  Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size lanet edenleri siz kutsayın. Sizden nefret edenlere siz iyilik edin. Onlar için dua edin. 45  Öyle ki gökteki Babanız’ın oğulları olasınız. Çünkü O, güneşini hem kötülerin hem iyilerin üzerine doğdurur; yağmuru hem doğruların hem doğru olmayanların üzerine yağdırır. 46  Eğer yalnızca sizi sevenleri severseniz, bundan ne ödülünüz olur? Vergi görevlileri bile aynı şeyi yapmıyor mu? 47  Yalnızca dostlarınıza selam verirseniz, fazladan ne yapmış olursunuz? Vergi görevlileri bile aynı şeyi yapmıyor mu? 48  Bu nedenle, gökteki Babanız yetkin olduğu gibi, siz de yetkin olun.’’